19 Temmuz 2010 Pazartesi

  ''esiri oldum ezginin
  geceye cesaretten ses düşürdüm
  uyusam ne çare
  ısınan sokağının taşı
  kalem seni buldukça
  uykuna duacı''



son hatırladığı bu dizeler oldu.saçları dolaşık denizin o gece anlattığı öyküye inanmıştı.kum tanelerinin üşümemek için birbirine sarıldığı hatırlayamadığı yaşlarına..
gözlerini ve sokağı ışıtan dumanına bakınca vapurları hatırlamak istemedi.. şehrin üstüne gerilen muşambanın altında plastik bir cenaze habire mezar değiştiriyordu..
bir zamanlar sırtında taşıdığı kırmızı pelerininin arkasında çırılçıplak bir kan-gövde reankarnasyonu
atlatıyordu sadece..
tüm çağlarda yaşamış gibi kıyafetlerin bile utancını
t/yaşıyordu.ellerinin kıyılarına kadar gelmiş yaşam özlerini tüm aksiliğiyle kol düğmelerine siliyordu..
hep böyle olurdu zaten; esrik bir şeytan ağzında köpüklerle
belirmeye görsün; tüm bedenim harflere bölünür , aynalara büyü yaptırırım.. parmaklarım ne kadar cellatsa , tırnak makasları o kadar cerrahi alet olur..
ölümü aklıma getiremedi bu pencereler , ölümlüyü düşündüm
keşke çizebilseydim resminizi perdelerim bana bend olmazdan önce..

ÇİZEN: Bedirhan PEHLİVANLI
YAZAN: Emre YAZAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder