17 Ekim 2010 Pazar

Çizen: Bedirhan PEHLİVANLI
                                                             Çizen: Bedirhan PEHLİVANLI

KESİF

ateşe yaklaşmak gibi
bu ekin , bu parlama
çıtırtılar arasında
bu yıldız tarlası
yanacak
ışığında hatırlayacağız
bir adım geride
can çekişen sarıyı
kırmızıdan bileceğiz
bu hüzün , bu ıslak
benliği susuz bırakmak için
gölgede kalma cezası
bilge ışığa varmak içindi
ayaklarımızın sürgünü
ilerleyen bir haz sancısı
demirleri eriten
güneşle kutsanmış lacivert nehirler
gideceğiz dünyadan
bundandır kapıların sürgüsü
inanacak ellerim, açacak
ağaç gövdelerinde uyanacağız
yılanlar gezinirken bedenlerimizde
iyileşecek ve bileceğiz iyiyi
sonrası zehir ve unutmak
bu balçık , bu ipek
yanacak
otların hışırtısı
yakalayacağız alevleri havada
bir an
içeride kor , dışarıda duman

YAZAN : Emre YAZAN

9 Ekim 2010 Cumartesi

TANIŞMA

tepenin üstünde elinde ki merceği aşağılarda ki çimenlere doğru gezdiriyordu..gezinen gözleriydi  aslında.gördüklerinin ona sunduğunun arkasında olanı arıyordu bilinçsizce.karşı tepelerde kendi gölgesi kendisini izliyordu. aynı çimenleri oturmuş izliyorlarken güneşin varlığını yağmurla daha bir hissetti.bütün bir açıklık,yeşiller ve kahverengiler sırlarıyla gurur duyarcasına ona köklerinde olanı göstermek istemiyor gibi toprağa tutunmuşlardı.. oysa dokunmak istiyordu tepeler gibi kıvrımlarına canların .. yine içeride var olan dışarıdan görülmeyen ve inanılan tüm sistemlere mürid olmak..sakil iradesinin üstünde güçlü duran incecik bir dalın teniyle hem hal olabilmek için bildiklerini küfesine koyup buralara kadar tırmanmıştı.. tırnaklarının ellerinin yalnızca bir uzantısı olmadığını anlaması için..



uyandım rüzgara


kelebekler uyandı


oyuklardan doğdular


çiçeklerin oldular


seviştiler


ömür göklerden bulut emmeyi öğrenir


bir gün


bir günde ölürüm


içine düşer imgenin


kutu kutu pense


kanat kanat uçuşan sendin öyleyse


üzerimde doğmanın pelerini


yaşamak isterim


genç siyahtan geç beyaza


bir gün


bir günde doğarım

yükseklerde


YAZAN : Emre YAZAN

5 Ekim 2010 Salı

FAKİR

boşluğa salınmış katar
hem özgür hem şaşkın
hayalin yok ise
hafızanla başbaşasın

ey yolculuk
böcek seslerini duyduğunda
nerede saklanacaksın?
özünden içre bir nefes yok ise
okyanusun parlak mavisi
hangi ara uzayın öz oğlu oldu?

sair çitlerden seyretsen de
sendeleyeceksin
göl ve saat ; durmuştu
yeşil; mavide durmuştu
görüntü, sirenlerle
siyah künyesini arıyor
felaketinin

sizler o sırada
ellerin kavisiyle dualar yakmaktaydınız
kilise duvarlarına çamur niyetine
boyalar duvarlarla bir oldukça
dilekleriniz ahenksiz
divane terennümünde


yarım bu dua
üşür bu ceket
dönerken cam memleketine
irkileceksin

fani bir tabloda
aczinin aksini soyunurken
güllerine dikenini batırırken
tam kalbinden bir kesit
kıpkırmızı
uykundan edecek

YAZAN : Emre YAZAN
Çizen: Bedirhan PEHLİVANLI

3 Ekim 2010 Pazar

ÜÇ TEKRAR BİR SENKOP

yolunda mıdır
kanımda mıdır
bilmediğin
ne kadar fazla
güneş açtı
içinde bir kıpırtı

ağaçlara tutunan dallarda
dönüp duran ten saati

sen miydin uyandığım
koynunda gümüşi saçlarının
zehrini emiyor

güne sancıyor al al gözlerde
ateşten kundak

yaralısın zahir
başın yerde
cürmün serde
geçer yanından mevsim

bulut sandın
yağmur yağdın
gün saydın
can verdin
şer gördün
cin savdın
sen buldun
ben bildim
dün vardın
tez bildin
geç öldün
hiçe saydın
aşka aydın
can bildin
can saydın
koynuna aldın
kör uyandın
nice kandın


kayıp mıdır
arkamda mıdır
bildiğim
ne kadar toy
güneş söndü
içimde bir kıpırtı

saatlerde dönüp duran
yaprak hışırtısı

benmiydim izinden kaçan
aklımda kırk kanat

YAZAN : Emre YAZAN