30 Temmuz 2010 Cuma

ADIM..

Urba , kerpiç gölgede
Sırt sırta sararmış yüzler
Bağlanınca birbirine
İnsanlarla develer
İçime almayacaktım bir daha bir şehri
Sessiz çimenlerin özgür toprağı
Ayaklarımı derinlere çivileyen
İrade ; toprağın ve göklerin üstünde
Toy ağıtın son dizesinde
Kahkaham boğazımda düğüm düğüm
Tüttürmüş yığınlar bir vesvese tohumu
İçimiz kavruluyor , gözlerim büyüyor
Bakmadan edemem ;
Tepeleri yok muydu bu sarılığın?
Yazgının yangınını efsunlu gözüyle kül eden?
Tanrım ; kavimlerin göğe
Sen yere bakmadayken
Neden göremiyoruz birbirimizi?
Beyazın sırrı , siyahın ayanı
Günahın rengi bundan böyle
Beyazın beyazı
Acıktım yedim verdiğin nimeti
Sende gördün ya gizlendiğimi
Artık herşey eskisi gibi olacak
Bulmamız gerekecek ;
Kulağımıza fısıldanan isimlerimizi hatırlamak için
Babamızı
Dünyaya gönderilen cisimlerimizi toparlamak için
Aklımızı..

ÇİZEN :Bedirhan PEHLİVANLI
YAZAN :Emre YAZAN

26 Temmuz 2010 Pazartesi

ÖLÜ GÜNAH

 

Koyu renklerden hediye

Gülümseyiş

Meyve özlerinin köklere doğru hareketi

Bekleyiş

Hiç derinde değil ölçüsüz hazlar

Uyanmak gibi

Eriyiş..

Konuşursak yalan çoğulluk

Bilmekle sanmak arasında tırnaklarım

Tutulmuş

Baktık herşey kaybetmiş

Küflü anılar yeni hayallerden hızla kaçarken

Başlar sahte diriliş

 

ÇİZEN: Bedirhan PEHLİVANLI

YAZAN: Emre YAZAN

25 Temmuz 2010 Pazar


Sakinle oturduk ;
eşyaların arasından geçtik
homurdanmalara aldırmadan
pencereye vardığımızda
ağzımızdan çıkan harflerin dumanı
kahveyi erteletti;

içimde ki sabit sesler aynı güne uyansak da
yerlerini değiştirerek
konuşmamı geciktirdi

odalarda delirmenin usülü yoktur;
dedi
ben algıdaydım henüz ;büyüklük küçüklük
delirmem için anlamam gerekti
mumlara neden sönmeden yetişemediğimi

boşlukta dönen çarklar gördük dişsiz , dilsiz
mutfak penceresinin önünde
bulduğumuz bakterilerle
beş taş oynarken
gözüm aşağı atlayan tek gözüme takıldı..

ÇİZEN : Bedirhan PEHLİVANLI
YAZAN : Emre YAZAN

24 Temmuz 2010 Cumartesi

+ ÖLÜ HÜCRE MEZARLIĞI +


Adam; çirkin
Ölü ; çirkin
Öldürmek ; çirkin
Sokaktakiler mi sıkılgan dolaşan
Evdekiler mi sabrını buruşturup fırlatan
Saplayan ; sapkın
Sapkın ; saplanan
Yaldızlı dua ; kadife örtü
Ellerimde titredi tek bir nefes
Doğdu , yaşadı ,kafiye tütsü
Evveli saatli düş , ertesi terli duş
Biçimsiz bir gölge vicdan gibi akıllara düştü
Kendini kilitlediği odadan tek bir ses
Kırmızıyla aklını karıştırdı ; çirkin

ÇİZEN : Bedirhan PEHLİVANLI
YAZAN : Emre YAZAN

23 Temmuz 2010 Cuma

TOZ - TÖZ

Evrilen , öğüten , uçuşan zaman
Küçültür bizleri bir resime sığdırır
Yaşam izni alınmış çaresiz toprak
Geçkin parçalarda uyumamış yüzün renkleri
Yırtılan kasabanın yolları ; ileri geri
Bir palto uzağı şehir
Çiçeğim elimden taştı
Babalar resimlerden çıktı
Duvarlar oyunlardan çıktı
Boş bir anlamdan sarılarak sağ çıktık..
Kayaların suyu incitmediği nehirdesin
Herkes güldürmeye geliyor seni sen neredesin?
Başı dönmüş seneler unutmazlar ki;...

ÇİZEN : Bedirhan PEHLİVANLI
YAZAN : Emre YAZAN

YİN - YANG

DERİ CEKETLİ ŞEHİRLERE SIĞINMAYINIZ ;
GÜNEŞ DOĞDUĞUNDA SABAH OLMAYABİLİR
BUGÜN ZİFİR ; KAYALARIN GÖLGESİDİR
YERLERİN DİBİNDE UYANAN , GÖKLERDEN İNMİŞTİR

DİK MERDİVENLER EŞLİĞİNDE DİNLEYİNİZ ;
ARŞ'A VARDIĞINIZDA , KALBİNİZ HENÜZ ÇARPMAYABİLİR
BUGÜN SÖZCÜKLER ; KİTAPLARIN YALANIDIR
GÖKLERDEN İNEN , YERLERİN DİBİNDEDİR

RENKLERİN KOYNUNDA UYUMAYINIZ ;
DÜŞÜNÜZ ÇALINDIĞINDA , UYKUNUZ VAR OLABİLİR
BUGÜN SİYAH - BEYAZ; BOŞ BİRER SANDALYEDİR
GÖÇLE KAVUŞAN TEK - İKİ ÜLKEDİR..

YAZAN : Emre YAZAN

22 Temmuz 2010 Perşembe


ÇİZEN: Bedirhan PEHLİVANLI

TUZLU ISLIKLAR

 şimdi açıldı yelkenler suya dönüp
renklerin tınısı , tayfanın istihkakı
fark etmelerine ramak kala
sarhoş olmaktan vazgeçiliyor
öyle ya da böyle memnun burnumuzun ucunda ki deniz
elleri birşeyleri tutar, harekete geçirir
başlar tatlı tatlı yolculuklar
elleri birşeyler karalar
yolculuğun şiiri olur
denizler mest , balıklar dost
tayfalar mutlu ağlar
bütün notalar '' RE''
bütün rotalar deniz olur

YAZAN: Emre YAZAN 

21 Temmuz 2010 Çarşamba

femur


ÇİZEN : Bedirhan PEHLİVANLI

PELVİS


dışarıda yağmurun farkında olmayan maymunların çubukları
yeni kıtaların sınırlarını mı çiziyordu acaba?
onların kahinlerden öğrendiği oyunların uzantısı olarak
yaşamak istemiyordum ..
bu kemikten ine,sığınmak için gelmedim.. yalnızca üreyecek olan her bir nesilden korkuyordum.. ancak biliyordum ki;
bu in dünyanın ilk üçgeni sayılacaktı ve iç açıları toplamı
her hesaplandığında duvara karaladığım el izim yok sayılacaktı..
ne zaman gelecekti çöllere ilmi ışıyan filozof? hangi tanrı bana kayıkların ve denizin yolunu gösterecekti?
iki insanın bir kemikten ölümüne kaçtığı doğumu inkar eden sahnede yerimi aldığımda maymunlarla aynı safta mı el çırpacaktım? hormonların kokusuna şölen şövalyeleri gibi
davetsiz gelen mitolojik sinekler ellerini ovuşturdukça sınırsız çölümüzde yeni bir baş bitiyordu..
kasıklarıma baktıkça ilahi bir iz aradım beni tekrar yukarılara çağıracak bir iz..
ancak gönderildiğim bu evrenle aynı gözüküyordum.
maymunların oyununu bozacak bir garabetim yoktu.
ellerimle kazıyarak kemiklerime ulaşmak istedim,üç ayaklı
inatçı , azgın ve hislere bulanmış köklerimi kökünden koparmak istedim.dışarı çıkamazdım ;sıkışıp kaldığım yer sulara hasret bir çölden ziyade suların kaplayacağı bir evren olmalıydı.zeka ve kırıntılarıyla ya da bedenimin üst tarafıyla ilgilenmiyordum. yalnızca üreyecek ve korkuları parmaklıklarından salıverecek insancıl dürtüleri yok görme isteği beni ateşlere itiyordu..

bir ses;ilk gecemde asılı kaldı dünyada ana rahminde çarmıha gerilmiş gibi..
.
soruları gereksiz bulan maymunlar; umursamaz aletleriyle
seher vaktini müjdeleyen aklı evveli kurban ettiler.

ÇİZEN : Bedirhan PEHLİVANLI
YAZAN: Emre YAZAN

20 Temmuz 2010 Salı

KEŞİŞ İLE UÇ UÇ BÖCEĞİ

Kullandıklarım değil , sevdiklerimdir kelimeler
Sarhoş dumanlar kaçışırken
Üstünden geçtiğim güzelliklerden arda kalan
Kimbilir ? onca zaman geçti
Aklımızı tutamıyoruz , aklımızda tutarken deliliği
Kelimelerim uğrunda esir oldular
Seni benden çok farkedip , içinden geçiyorlar
Çığlıklarım hep oldu ama
Bütün gökyüzünü titretir sanardım
Sandukamda saklanıyor olmalı bir cüce
Kendimden bir çocuk bekliyorum
Elleri nemli sokaklardan
Doğacak herkes gibi
Doğacak beni inandırdığın mutluluklarla döllediğin yerde...

YAZAN : Emre YAZAN

takibat

küçük bir pusu kurdum
kapısının ardına
kapıyı bastırsa duvara
yakalanacağımı biliyorum
o da biliyor
ama farkında değil
dolabını karıştırdı
kararını verdi
üzerinde siyah bir tişört
küçücük omuzları
gizlenmiş içten içe
yürüdü yavaşça
koridordan
ışıklı odaya
onu izliyorum
o da beni izliyor
ama farkında değil
üşüyen ellerini birleştirdi
karın hizalarında
tişörtüyle örtü üzerini
ben onu izliyorum
o ise benden saklanıyor
ama farkında değil
utanıp saklıyor her tarafını
neler yazıyor üzerinde
görmek istiyorum
onu izliyorum
kapının açık kalan karanlık çizgisinde
karanlık bir gözle
bakmaya çalışıyorum
kapı gıcırtısının gürültüsüne saklarken
göz kapanış seslerimi
onu seviyorum
o ise neyi sevdiğinin farkında değil
öpüyorum
yanağını kaşıyor

Yazan: Cömert Uygar ERDEM
Çizen: Bedirhan PEHLİVANLI

19 Temmuz 2010 Pazartesi

  ''esiri oldum ezginin
  geceye cesaretten ses düşürdüm
  uyusam ne çare
  ısınan sokağının taşı
  kalem seni buldukça
  uykuna duacı''



son hatırladığı bu dizeler oldu.saçları dolaşık denizin o gece anlattığı öyküye inanmıştı.kum tanelerinin üşümemek için birbirine sarıldığı hatırlayamadığı yaşlarına..
gözlerini ve sokağı ışıtan dumanına bakınca vapurları hatırlamak istemedi.. şehrin üstüne gerilen muşambanın altında plastik bir cenaze habire mezar değiştiriyordu..
bir zamanlar sırtında taşıdığı kırmızı pelerininin arkasında çırılçıplak bir kan-gövde reankarnasyonu
atlatıyordu sadece..
tüm çağlarda yaşamış gibi kıyafetlerin bile utancını
t/yaşıyordu.ellerinin kıyılarına kadar gelmiş yaşam özlerini tüm aksiliğiyle kol düğmelerine siliyordu..
hep böyle olurdu zaten; esrik bir şeytan ağzında köpüklerle
belirmeye görsün; tüm bedenim harflere bölünür , aynalara büyü yaptırırım.. parmaklarım ne kadar cellatsa , tırnak makasları o kadar cerrahi alet olur..
ölümü aklıma getiremedi bu pencereler , ölümlüyü düşündüm
keşke çizebilseydim resminizi perdelerim bana bend olmazdan önce..

ÇİZEN: Bedirhan PEHLİVANLI
YAZAN: Emre YAZAN

TERSİNE DÖNEN AYAKLARIM

Kararsız hırsızlar
Yanlışlarımı çaldılar
Doğrularla sabahladık
Tek kelime eden olmadı

Eski bir iç sıkıntısı
Perişan olup geldi
Zorunlu ziyaret saati kendimize
Bekçilerini özgür bıraktık sistemlerin
Delirmeyi akilane buldular

Beni bu hallere ben düşürdüm
Sen zorladın ben başladım
Atlatılabilir bilinmezlik
Tenimde kanının izi
Nefesimde yarım korkusu
Başlattım uğursuzluğu
İyilikten yol açana savaş yok
Saklanabilir kokuşmuşlukları kısırlaştırdılar
Cesur bir neslin devasa boğazı
Bizimle beslenir oldu

YAZAN : Emre YAZAN

KAVM-İ KÜL

senelerin ertesinde
ense köklerinde yapışkan ağrılar
sürtünen ayak derilerinin türediği sıcaklarda
metalik hırıltıların gevişine şuursuzluk ediyorum

kalabalıklar ezer geçer
eski kokuları koltukaltlarında becerir
gündönümünde taze terler
çıktığım yollar macundur ,erir

inançların ilk varolduğu sahneler
gözümde büyütür keşifleri
ucuz belalar uykular kadar hafifler
ayın kamçısı aklımın erdiği

YAZAN : Emre YAZAN

ÇİZEN: Bedirhan PEHLİVANLI

18 Temmuz 2010 Pazar

GÜZEL HAVALAR

şekerleri yakmışlar ılıklarda
dışarıdan geliyor yırtarsan zarlarını dünyaların
ezgi ezgi tütüyor dışımdan içime
şölen gibi karamel gökler yanmış;
tıkanmış akıl artıklarını dışlayalım diye
gözlerin önünden gitmeyen gece bulutları
beklemek ne büyük ahmaklık
yolları gözlenen güneşi geceden istemek
bu formül daha önce denendi
bu formül daha önce daha sonraydı
önce evren pencereye gebeydi
bu gece doğurganlık penceredendi
aşağı fırlattığım kızkardeşlerim düştükçe
yeni hayatlarına büyüdüler
dağılacak mı dersin şeytanın yokluğundan istifade mislik?
yarın uyanırmıyım dersin
gökkuşağının tüm renkleri üstümde uyumuş gibi?
tanrı itiraf etmelidir ki;
yaz akşamları sarhoş olanlar
hep kendisiyle röportaj yapıyor sanıyorlar
yumuşak bir meme hacmiyle ağzımıza dolacak olan güzel havalar
uydurduğum fakirliklere şaşırarak inanmamı istiyor
sevgiyle şekerleme dansı yapıyoruz
dokunduklarımız eriyor damlıyor
kafamız dağınık , toparlamak haddimize değil
pencereler farkedildiğinden bu yana açık...

ÇİZEN: Bedirhan PEHLİVANLI
YAZAN: Emre YAZAN

GECE ÇAVUŞU

tren raylarında bekliyor gibiyim..
gece düşürmedi buraya gecelerden düştüm
ellerim bağlı olmasa da dilsiz gibiyim
sesler duydum sesler uydurdum
ellerimle odamdan çıktım
kalbin dört odasına vardım
eşiksiz ..
aklın labirenti fikrimin hezimeti
utanç içinde kapılardan
kuru toprak tadlarından
razı gibiyim..
bu ne tuhaf bir birleşmedir
zaman ve güzellikten dibe çökmüş kıl noktalı virgül
midemin bulantısı aldığım nefese kardeş
kendinden geçmece yada kendini kendinden geçirmece
şiir sandığım tahtaların altından burnuma tozlar
birbirine benzettiğim sıfırları temize çeker gibiyim..

ÇİZEN: Bedirhan PEHLİVANLI
YAZAN: Emre YAZAN

AHŞAP AH ŞARAP

Tahtalarda uyanan kokuya
Gece duyduklarını anlat
Zincirlerde üreyen
Gürültü kemirgen
Senin değil, sesin değil
Ağlama kokuya, duyma gördüğünü
Hayalin alnında beyazsa da
Gözlerinde kapkara
Uykusu gelir ;düşkünlüğün vakti
Yere bakar ayağım ; çocuğum
Girip koluna gidesim geldikçe
Kaybolur ormanın ünü
Toz aldı başımı dinlendim
Beni okşayan elleri unuturum sanmışsın
Tende akıp giden kanın donması
Durgun suda bakışın donması
Sonra suyun çizgileri, alnın çizgileri
Benzetmek eşitliğin yazgısında yok
Su akıp gitti gözyaşımı da alıp içeri
Bağışladım aklıma gelenleri
Giydim bir çul ölüden masaldan
Gittim ağaçların davetine
Kondum bülbülün şarkısına
Ağladım aklımdan gidenleri...

ÇİZEN: Bedirhan PEHLİVANLI
YAZAN: Emre YAZAN

KORDONLAR

Koynumda birikenleri
Uykuya varmadan
Sabaha taşımaya
Boynumda zehirden yara ;sabaha
Tenime gün dokundu tütünden
Tersine dönen parmaklarım yüzüme
Çıkmazdın yoluma nefesine söner diye ışığım
Öylece bir korkudan bir korkuya uyanığım
Doğumun kıyısında sayıklayan dalga
Batım bahar; baharat
Rüyama geldi kahven; tadacaktım
Rüyayı da dünyadan saydım..
Yeşilden yeşile yine de değişmekti;oyunun
karanlıktı..
Gözlerim renk renk ne renk?
Bilmem boşluğu, Acıktım havası
İlkel betonumda ideal işgali
Ayaklarıma yapıştı..

ÇİZEN: Bedirhan PEHLİVANLI
YAZAN: Emre YAZAN

MÜJDE

                                   
   Hayalimin sulara kandığı
   Tek bir odada dört duvarlı şimdi ki zaman
     
   Işığı içimde , uzağı korku değil
   Temiz elbiselerle tapınma ziyareti
   Ben geldim.....

   Taş sıcak , deniz sıcak
   Beklerken asırlar , arasında tutuştum

   İsmin geldi bir damla tuz olurmuş
   Yandı dillerim gece , öbür yanım gece

YAZAN: Emre YAZAN
ÇİZEN: Bedirhan PEHLİVANLI

SUSANOĞLAN..

cismim buradayken eşya olabilmek
zor ;harf harf dokunmak
kumdan pencerelere
ellerim insanlığın parmak izlerini
kaybederken evine dön
kabuğunda yolculuğun tuzu
gece lumbuzlardan mürekkep kıyılara
uzandığım yengeç tutunmalarım..
üstümü bu kez örtmüş babam
geldiğim yollarda izim yok;iznin
al yüzümü , tersini
uyuştum benden bahsetmeyesin
dişlerinin arasında kayalara taşıdığın
kayalardaydım..
aklımı üflemiş bu kez sevgilim
eski bir etekte gözyaşımı avutabilmek
rüzgarla kurur deniz
al benliğimi ,tersini
tutuştum söndürmeyesin
günlerinin arasında koynuma girdiğin
ölgün çarşaflardaydım..
uykumu dinlemiş bu kez annem
toprak altı, gerçek üstü
derilerden kazınmış mektuplar
gitti geldi hikayem med-cezir
bir sen oldum bir annen
al sütümü , zehrimi
lal oldum aldırmayasın
sabah olmasın diye geceme sığınırım
hem ben ölürüm ,hem ben olurum

YAZAN: Emre YAZAN

Biz kim idik ?

bilinmeze kanca
duvar bir boyutsa
saatleri boynunda asılı yolcular
gölgelere inanmaz iken;
eşyalarla aldatıldılar

gönlün hükümsüzlüğünde
geçtiğin bir ansa
ıslak ve sefil adımlar
başlar mı biter mi

uykun vakitsiz bir kral
beşikler terazi ise
sallanan düşündür
eğ başını; yüz sür

nefesine karışamaz artık rüzgar
aklın ellerinde bir duaysa
kerahat vakti
buluttan bir ihram kuşansın
yeni gelecekler...

YAZAN: Emre YAZAN
ÇİZEN: Bedirhan PEHLİVANLI

kesat - tezat

ortasında durdum şehrimin
bir hikayem olsun ister miydim
doğmak gibi güneş gibi
buralarda akşam vakti damlara çıkıp kedimle konuşmadan önce
şehirde urbamı giyip kalabalıktan bir şeyler anlamak
ya da birşeyler anlatmak;
fer ister şimdi gözlere perde ister
nasılsa iğrenmiştim güruhumdan kanımdan başlayarak
sokaklar sıcaktı epey etler donuksa da
ateşle buluşmadan önce
sonunda damda betonun sıcağına kavuşacaktım
kızıllığını arzulamadığım bir histeriye kapılmış
haritalarda bile üstümüzde duran kaşifler
kaçıyorum merdivenlerden meridyenlere
açık denizler,gemiler ya da yol üstü kaktüsleri
sineklerin gürültüsünde bile uyuyabilirdim
katıksız seyrime şehir kayıtsız
adem elması sefer sayılı keşif uçakları
ben yutkundukça şehrimin midesine iniyor

YAZAN: Emre YAZAN
ÇİZEN: Bedirhan PEHLİVANLI

Algıda hüzün


SU GÖLGESİ DİLE ;
NEREDEYSE CANINI SOYUNMUŞ YEŞİLLİKLER
HEVESLİ GÜNEŞE
DÜŞÜM YOKTUR GİTMEYE
ÇAĞIRSAM ORTASINA DENİZİN KIZINI
AĞZIMA GELİR KALEME GELMEZ
İS ; BEYAZI ARZUDAYKEN
GÖRÜNMEZ DUMANIN ELLERİ
BİR BİTKİ'NİN NEFESİNİ DİLE
DÖRT BÜKLÜM PERDESİZ DÜŞÜNCE
KÜF-KÜF GÖZLÜ ZAM-ANIN DIŞINDA
KUSURSUZ DELİKLERDEN MEÇHUL GELECEĞE
KONAKSIZ GEÇİRGENSİZLİĞE GEÇMEDE
GÖZÜ KAPALI DOĞUMU DİLE
KIYILARI GÖRÜNÜR BUNDAN BÖYLE
BİR SABAH TINISI SEÇEMESEM DE GÜNEŞİ
İKİZİ OLMUŞUMDUR İKİ GÖZÜNÜN

YAZAN: Emre YAZAN 
ÇİZEN: Bedirhan PEHLİVANLI